Şükür iyileştirici bir görme biçimidir. Başkalarının başına gelen felaketlere ya da içinde bulundukları olumsuz koşullara bakıp aynı şey bizim başımıza gelmediği için şanslı hissetmek değildir. Bir başkasına bakarak, „çok şükür onun başına gelen benim başıma gelmedi“ diye memnun olmak, bir başkasının yoksunluğundan, acısından veya eksikliklerinden gizli bir haz çıkarmaktadır. Çünkü şükretmek için birinden üstün veya avantajlı durumda olmak gerekmez.
Şükür bir görme halidir. Hayatındaki iyiliği, bolluğu, bereketi, sana özel verilenleri ve sana iyi gelmeyeceği için senden uzaklaştırılmış olanı görebilmek. Nitekim bir nimetin bize verilmiş olması kadar, bir başka nimetin bizden uzaklaştırılmış olması da bir şükür vesilesidir. Her güzel şey bizi bulmaz. Başkasına kepçe kepçe verilenden bize kaşık kaşık düşer bazen. İşte böyle zamanlarda şöyle düşünmek gerekir: Mesele bolluk değil, mesele çok almak değil. Mesele olanı görmek ve onunla memnun olmak.
Hayatta hiçbir şeyin sahibi değiliz. Her şey bize bir süreliğine emanet edildi. Bugün bizim olan yarın bir başkasının olacak. Bu dünyada hiçbir şey kalıcı ve sonsuz değil. Ve hiç kimse kendine geçici bir süreliğine emanet edilmiş olanla övünen, sahip olduğu gücü ve avantajı bir başkasını yermek, incitmek, mahrum bırakmak için kullanan ya da kullanmış olandan daha zararda değildir. Çünkü bir insanın hayatının altüst olması için tek bir an, tek bir olay, bir sarsıntı, bir kaza veya bir hastalık yeter. Tek bir kötü huylu hücre bile dağ gibi bir insanı yıkmaya yeter. Bunu bilmek ama buna rağmen kendini diğerlerinden daha güçlü ve güvende hissetmek bir çeşit görme bozukluğudur.
Bilemeyiz! Hayat bize neyi getirir ve aynı anda bizden neleri götürür, hiç bilemeyiz. Bu nedenle şükür içinde, tevazu ile, kırmadan, dökmeden, incelikli bir yaşam sürmek gerekir. Çünkü bu hayattaki en büyük nasip, iyi ve faydalı bir insan olmaktır.
Bu dünyadaki en mutlu insan, hayatındaki küçük küçük birçok nedeni bir araya getirip, onlardan kendine mutlu bir yaşam yaratmayı başarmış olandır.
Yalnızca kendisine verilenler için değil, isteyip de sahip olamadıkları için de minnettar olmalıdır insan. Nitekim bazen, dışarıdan bakanlar tarafından bir yenilgi veya mahrumiyet olarak görülen şeyler, gerçekte bizim yolumuzu açan, kanatlarımızı güçlendiren kişisel armağanlarımız olabilir. Bu nedenle, her ne yaşarsak yaşayalım, şükür içinde olmalı ve bazı yenilgilerin kendi yararımıza olduğunu bilmeliyiz.