Hayat: Bir Olma Hikayesi!

Hayat dediğimiz şey uzun bir yol. Bu yol üzerinde dereler de var, tepeler de. İnişler de var, çıkışlar da. Bazen bir çukur çıkar karşımıza, bazen bir tümsek. Bir batarız, bir çıkarız. İşte bu bir olma hikayesidir. Çünkü insan olmak, kendi acılarının içinden geçmeyi gerektiren zorlu bir yolculuktur.

Bu yolculuktan aydınlanarak çıkanlar, kendi kusurları, ihtiyaçları ve karanlık taraflarıyla yüzleşenlerdir. Kendi eksikliklerini, cehaletini ve karanlıklarını başkalarının eksiklikleri, hataları ve karanlıkları üzerinden örtmeye çalışanlar, yaşamları boyunca karşılanmamış ihtiyaçlarının içinde patinaj yaparlar. Orada büyüyemez, gelişemez ve ilerleyemezler.

Bu nedenle öncelikle kendi yaşamına ve kendi bireysel ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmak gerekir. Büyümenin ve ilerlemenin temel şartı, kendini tanımak ve neye ihtiyaç duyduğunu keşfetmektir.

  • Sevilmek bir ihtiyaçtır.
  • Görülmek bir ihtiyaçtır.
  • Duyulmak bir ihtiyaçtır.
  • Bağ kurmak bir ihtiyaçtır.
  • Takdir görmek bir ihtiyaçtır.
  • Ait olmak ve kabul edilmek bir ihtiyaçtır.

Ve bu ihtiyaçların tümü yeme içme ihtiyacımız kadar normal ve hayatidir. Karşılanmaları gerekir! Kendi ihtiyaçlarının farkında olmayan insanlar başkalarının ihtiyaçlarına saygı ve anlayışla yaklaşamazlar. Bu nedenle biri görülmek istediğinde; onu görmezden gelirler. Biri bağ kurmak istediğinde; onu yalnızlaştırırlar. Biri sevilmek istediğinde; onun bu ihtiyacını küçük görerek değersizleştirirler. Çünkü büyük ihtimalle birileri onları görmedi, bağ kurmadı ve sevmedi.

İnsanlar yaşamları boyunca en iyi bildikleri şeyi, ’sabit davranış örüntülerini‘ tekrar ederler. Hatta çoğu durumda kendi ihtiyaçlarının farkında bile değillerdir. Kendi ihtiyaçlarını farkında olmayan bir insan tamamlanamaz. Tamamlanma, kendi zihinsel dünyamız ve alışkanlıklarımız üzerinde çalışmayı gerektiren bir süreçtir.

Kendini tanımak; kendi eksikliklerini ve hatalarını fark etmek, düzeltebileceklerini düzeltmek, değiştiremeyeceklerini kabul etmek ve kendine karşı anlayışlı bir tutum geliştirmekle mümkündür. Nitekim, kendini olduğu gibi kucaklamayı başaramayan insan, daima başkalarını tekmeler.