Bu kitap, her okuyucunun içinde kendi hayatından parçalar bulabileceği önemli bir kişisel farkındalık kaynağı. Genel olarak, ilişkilerde sık sık yaşanan kurban-kurtarıcı-zorba dinamiğine odaklanıyor ve bu üçgene çocukluk yıllarımızda ailemiz ya da bakım verenlerimiz tarafından nasıl dahil edildiğimizi anlatıyor.
Yazar, aynı zamanda sevginin acımak ya da birini kurtarmakla karıştırılabileceğini ifade ederek, her bireyin kendi yaşamının sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Kitabın en dikkate değer bulduğum yanlarından biri, işlevsiz aile sistemini gayet anlaşılır bir biçimde ele almasıydı. Yazar, bir çocuğun aile içindeki rolünün, çocuğun gerçek kişiliğiyle değil, ailedeki yetişkinlerin onun için uygun gördüğü rolle ilişkili olduğunu vurguluyor. Ve bu bağlamda okuyuca yönelik önemli bir mesaj iletiyor: „Kendi davranışlarınızın ve seçimlerinizin sonuçlarından bir kurban yaratarak kurtulmaya çalışmayın, içinde sıkışıp kaldığınız döngüyü fark edin ve kendinizi oradan kurtarın!“
Her yetişkinin yaşamında en az bir kez okuması, üzerinde düşünmesi ve içselleştirmesi gereken değerli bir kitap. Okuyun, tavsiye edin ve varsa imkanınız sevdiklerinize hediye edin. Farkındalık kazandırması dileğiyle.
İngilizce’de hastalık/rahatsızlık anlamına gelen „dis-ease“ sözcüğü vücudun bir yerinde sıkıntı olduğuna işaret eder. Bir hastalığınız varsa kendinize şu soruyu sorun: „Hayatımdaki zorluk, sıkıntı nedir? İnsanlar çoğunlukla duygusal acılarını fiziksel acıya çevirir; çünkü, „Midem ağrıyor“ demek, “ Canım acıyor“ demekten daha kolay olabilir. S.143